Ko niversitesi

Hasan Dağı Kuzey Yüzü Yılankar Rotası Çıkışı

Tarih: 29.04.2012

Ekip Lideri: Sönmez Erkaya

Faaliyet Sorumlusu: Egemen Yavaş

Katılanlar: Sönmez Erkaya, Burcu Bacanak, Barış İlgar, Murat Aydemir, Merve Şahin, Gülsen Geçim, Egemen Yavaş, Selen Duru

Kullanılan Malzemeler: Kazma, krampon, ip, diğer teknik malzemeler

Hava Durumu: Gökyüzü açık, az rüzgarlı, bol neşeli

 

Sıcak ve güneşli başlayan ama yağmurla sona eren 27 Nisan Cuma günü saat 22.00 ‘da Koç Üniversitesinden yola çıktık. Yol üzerinden, bize katılan arkadaşlarımız ve Sönmez Hocamız ile keyifli Aksaray, Hasan Dağı yolculuğumuz başlamış oldu. Saat 10.00 ‘da kahvaltı için uygun bulduğumuz küçük ama güzel, kulübe tarzı bir dinlenme yerinde doyurucu bir kahvaltı yaptık. Yola koyuduktan yaklaşık yarım saat sonra Hasan Dağı tüm heybetiyle karşımıza çıktı. Bence bu dağı bu kadar heybetli yapan şey, uzunca bir yol boyunca tek başına, sakin bir şekilde bizleri beklemesi. Yolda giderken bile çıkılacak rotalarını seçebiliyor, hayalinizde orada olmanın nasıl bir duygu olabileceğini yaşıyordunuz.

 

Cumartesi günü sadece çadır atıp, kamp yapacağımız için hocamız günümüzü Ihlara Vadisinde güzel bir yürüşle geçirebileceğimizi teklif etti. Ihlara Vadisine girmeden önce, Selime Kasabasında bulunan ve peribacası olarak adlandırılan doğal oluşumların içinde küçükte olsa kaya tırmanışı zevkini tattık ve daha önce pek kimseye gösterilmemiş bir tüneli tırmanarak içerisinde Hasan dağının da bulunduğu güzel bir manzarayı görme şansı yakaladık. Vadi boyunca yaptığımız yürüyüşte sayısız oyulmuş kiliseler, mezarlar ve evler gördük. Küçük çaplı trekkingmizin ardından Melendiz Çayının yanında ayran içip yemeklerimizi yedik ve kamp kuracağımız yerin yakınındaki köyden su, yemek ihtiyacımız karşılamak için yola koyulduk.

 

Kamp yerine vardığımızda saat 18.00’idi ve çoğumuz yemek yiyip, uyumak istiyordu. Biz yemek yaparken Barış ve Murat arkadaşlarımız akşam sucuk çevirecekleri ateş için odun bulmaya gittiler. Ton balıklı makarnalarımızı yerken duyduğumuz kurt ve çakal sesleri bizi biraz tedirgin etmişti . Saat 22.30’da yemeklerimizi yemiş, ertesi gün için sıcak sularımızı hazırlamıştık ve uyanmak için saatlerimizi 02.00-02.15’e kurduk. Arkadaşlarımızın ateşte sucuk teklifini reddettik ve uyumaya çalıştık. Lakin uyumak tahmin ettiğimiz kadar kolay olmayacaktı çünkü çadırlarımız bizi zirveye fırlatacak kadar şiddetli salladıyordu. Arada uyanıp kurtların, çakalların çadırlarımızın etrafında dans ettiğini düşünmeye başlamıştım ve sanırım ediyorlarmışta.

 

Telefon alarmının duygusuz ve soğuk sesiyle uyanmaya hazırlananmıştık ki saat 02.00 ‘da kulüp başkanımız Egemen’nin çaldığı Scorpions- Wind of Change ile şaşkınlığa uğradık. Planlanan çıkış saatimiz 03.00’ dı ve şarkılar eşliğinde hazırlanmamız 03.20 ‘yi buldu. Gece yürüyüşümüze başladığımızda hava soğuktu ancak bizim milyonlarca ışık kaynağımız ,yıldızlarımız, vardı. Ayrıca pek ısıtmasa da Aksaray şehrinin ışıklarını görebiliyorduk. Yılan kar rotasından çıkıyorduk, klasik rotayı sol tarafımızda bırakmıştık ve 30-45 dk arayda su, yiyecek molaları veriyorduk. Saat 05.00’da,4. Molamızda, krampon takma vaktimiz gelmişti. Güneş yavaş yavaş kendini gösteriyor, semada ilginç bir ufuk çizgisi dikkatimizi çekiyor ve bulunduğumuz yükseklikten İç Anadolu’ nun geniş platolarını görebiliyorduk. Bundan sonraki yolu rotamıza varmak için yürüdük ve saat 7’ ye doğru büyük kayaları kramponlarımızla geçerek rotaya başlaman önceki son dinlenme noktamıza vardık. Kramponlarımıza düğümler attık, ihtiyaçlarımızı karşıladık ve Yılankar rotamıza başladık.

 

Bu saatten sonra uzun ve dik bir yolda, ayakta su içmek için verdiğimiz küçük dinlenme molalarıyla yürüdük. Saat 9 olduğunda Buz kulvarı bize bakıyordu ve 2900m ‘de vardığımız kayalıklarda uzun molamızı verdik. Çıkacağımız kulvar yaklaşık 55?-60?’ idi ve fazlalık eşyalarımızı bırakmamız gerekiyordu. Molamızın ardından Sönmez Hocamızla küçük çaplı bir kayma çalışması yaptık ve kayma şeklimizden pek hoşnut kalmayan hocamız zirveden vazgeçmek üzereydi. Neyse ki son denemelerimizde biraz daha iyidik ve yolumuza devam ettik. Bildiğim kadarıyla KUDAK ‘ün şu anki üyeleri daha önce zirveyi yarıda bırakarak dönmek zorunda kalmamışlardı ama ben son faaliyetimde bunu tattığım için kalan 300m’ de dönmenin gerçekten çok üzücü olduğunu biliyordum, iyi ki de dönmemişsiz.

 

Saat 11.00’ da Yılan kar rotamızın zorlu kısmını tüm arkadaşlarımızla bitirmiştik ve yüzümüzden yaptığımız işin sevinci çok net bir şekilde okunuyordu. Asıl kutlamamızı zirveye bırakmıştık ama biribirimizi kutlamaya başlamıştık. Şimdi Küçük Hasan Dağı zirvesini(3040m) ve asıl zirvemizi(3268m) görebiliyorduk. 5 dk dinlendikten sonra; önce yokuş aşağıya indik ve ardından çıkışı çok zor olmayan bir yol çıktık. Burada tüm arkdaşlarla toplandık, çantalarımızı bıraktık, bol miktarda su içtik. Zirve için yaklaşık 20 dk ‘lık kolay bir yol kalmıştı. Son yer Yılankar rotasına göre kolaydı ve çıkmak için zorlanmamıştık. Yalnız bu yol boyunca kar yüksekti, bastığımız yerler bazen boşluk olabiliyordu ve Gülsen arkadaşımız bunun sonucunda çukura düştü. 12.30’da zirvedeydik. Kutlamalar yaptık, zirveden “Şehir tiyatroları yok edilemez” çağrımızda bulunduk ve toplu fotoğrafların ardından yolumuza koyulduk. Dönerken hava bozmadan dönmek zorundaydık çünkü hocamızdan öğrendiğimize göre Türkiye dağlarında hava öğleden sonra hiç uygun olmuyordu.

 

İnerken tehlikeli bölgeler geçince kaymayı planlıyorduk ve bu bölgelerde ip sarkıtarak yürümeyi denedik. Kaydığımız bölgelerde eğimden dolayı durmak çok zordu ve benim kazmam bir kez sol elimden çıktı. Aşağıda duran arkadaşlarım bir şekilde beni durdurdular yoksa Aksaray’ a kadar kayacak gibi görünüyordum. Yolda giderken yılan gibi bıraktığımız yüklerimizi, polarlar, batonlar, boş termoslar vs., yanımıza aldık ve kamp alanımıza kadar yürüdük. Selen ve ben( Merve) arkada kalmıştık ve Sönmez hocamız ikimize eşlik etmişti ancak diğer grup arkdaşlarım yanlışlıkla yolun sağ tarafını tercih ettiklerinden onlar için yol biraz daha uzamıştı. Saat 16.30’da kamp alanındaydık ve eşyalarımızı hemen toplayıp 17.00 ‘da kamp alanını terk ettik. Yola koyulmadan önce su ihtiyaçlarımızı karşıladığımız köyün yakınlarındaki alabalık çiftliğinde et ve balık yedik. Yorgun ve mutlu bir şekilde rotamızı İstanbul’ a çevirdik.

Faaliyetimizde emeği geçen herkese teşekkür ederim… Merve Şahin

Yorum

*

captcha *

nakliyat evden eve nakliyat antakya evden eve nakliyat