Koç Üniversitesi

Ballıkayalar Kampçılık ve Tırmanış Eğitimi

sTarih: 10-11 Ekim 2015

Ekip Lideri: Sönmez Erkaya

Faaliyet Sorumlusu: Merve Çapacı

Katılanlar: Sönmez Erkaya, Nursen Yılmaz, Merve Çapacı, Burak Ural, Ufuk Ural, Berfin Şimşek, Emre Fatih, Batuhan Atılgan, Ali Ahmet Bingül, Tansu Cabacı, Yasemin Vardar, Nurcan Toyran, Kardelen Cemhan, Reyhan Çağaç, Hüseyin Cantürk, Sinan Erboy, Saliha Nur Kılıç, Elif Ayata, Frances Alexandra Rose Varty, Ozan Çaldıran, Lal Sude Gücer, Mustafa Sencer Aydın, Julia Janne Kantelberg, Güliz Hacıosmanoğlu, Paul Parent.

Kullanılan Malzemeler: Kamp Malzemeleri, Kask, İp, Kolon, Yardımcı İpler, Karabina, ATC ve diğer teknik malzemeler

Hava Durumu: İlk gün güneşli ve açık, ikinci gün ise yağışlı

 

10 Ekim (1. Gün)

Cumartesi sabahı saat 6.15’te bu dönemin ilk faaliyeti için yola koyulduk. Araçta çadır gruplarının açıklanmasının ardından erzak alışverişi için küçük bir mola verdik. Ateşte kızartacağımız sucukların, ısıtacağımız marsmallowların hayalini kurarak aldıklarımızı bölüştük ve çantalarımıza yerleştirdik. Ballıkayalar Tabiat Parkına vardığımızda grubumuzu eşsiz bir göl manzarası bekliyordu.  Bize kahvaltımızda eşlik eden ördekler, yemyeşil çalılıkların arasından yükselen dağın göl üzerindeki yansımasını yararak yüzüyorlardı. Serpme kahvaltının sunduğu seçenekler arasında kaybolmadan tabaklarımızı silip süpürdük. Aracımızdan kamp malzemelerini aldıktan sonra gruplara malzeme dağıtımı yapıldı. Çadır kurmayı ilk defa gören arkadaşlarımıza öğrenmeleri için fırsat tanıyarak çadırlarımızı kurduk ve akşam için hazır hale getirdik.

Bütün gruplar hazırlıklarını tamamladıktan sonra tırmanış sektörüne gitmek için araca tekrardan bindik. Yolun kalanını yürümek için araçtan indik ve tırmanış malzemelerinin dağıtımını yaptık. İnişli çıkışlı toprak bir traktör yolunda ilerlerken, o bölgede sıklıkla rastlanılan fosforlu, mor bir böcek ile tanıştık. Tam o sırada beyaz bir araç böceğe doğru ilerliyordu. Bunu fark eden hayvansever Burak, böceği kaptığı gibi uzaklaştı ve onu kurtardı. Hayretler içerisinde bir süre Burak’ı izledikten sonra kahkalar eşliğinde yürüyüşümüze devam ettik. Evet, belki dönemin ilk faaliyetiydi, belki simalara aşina değildik ama herkesin aklından geçen bir tek düşünce vardı: İstanbul’un keşmekeşinden sadece iki saat uzaklıkta olup yazdan kalma portakal ağaçlarının, yeşilin huzur veren tonu ile mavinin buğusunun tadını çıkarmak…

 

DSC_0058

Güneşi ardımıza aldığımız yürüyüşümüzün ardından tırmanış sektörüne vardık. Ama her birimizi büyüleyen tablo bu sefer kayalar değildi. Kayaların arasına saklanmış olan yemyeşil göl mayosuz gelenleri pişman edecek kadar davetkardı. Güneşin ve serin göl suyunun tadını çıkaranları ise dönemin ilk rotaları bekliyordu. Tırmanış deneyimi ilk kez yaşayacak olan arkadaşlarımıza emniyet alma, iple iniş ve tırmanış teknikleri eğitimleri küçük çaplı da olsa verildi. Tırmanış sırası beklerken güneşin tadını çıkaran, su kenarında koyu sohbetlere dalan insanları görmek huzur veriyordu.

DSC_0147

Mesafenin yakınlığına güvenerek tırmanmaya kendimizi kaptırmıştık. Gün batımına yakın tırmanış sektöründen ayrıldık ve dönüş yoluna koyulduk. Kafa fenerlerimizin yardımıyla, çadırlarımızı kurduğumuz alana geri döndüğümüzde tek hayalimiz vardı. O da açlığımızı restoranın  enfes yemekleriyle gidermekti. Herkesin yüzünde Güneş’in bıraktığı sevimli kırmızılıklar ve yorgunluk vardı. Uzun masalar kuruldu ve tatlı sohbetimize sıcacık yemeklerimiz eşlik etti. Yemeğin ardından küçük bir yönetim kurulu toplantısı yapıldı ve toplantının ardından el birliğiyle kamp alanına odunlar taşındı. Küçük bir kıvılcımdan kamp ateşimizi hep birlikte canlandırdık. Kimileri ateşi çevrelemek için taş arıyordu, kimileri ise ilerleyen saatler için sucuk ve marsmallowlarımızı hazırlıyordu. Kamp ateşinde sevgimizle ısıttığımız türküler ve şiirler sohbetimizi yine yalnız bırakmamıştı. Günümüzü bu şekilde sonlandırırken birer birer hepimize çöken yorgunluğa yenik düşerek tulumlarımıza kıvrıldık.

IMG_3730

11 Ekim (2. Gün)

İkinci günümüzün sabahında nemli ve kapalı bir havaya uyandık. Yağmurun bastıracağını düşünerek kahvaltı öncesinde tulumlarımızı matlarımızı ve çadırlarımızı toplayıp depoya kaldırdık. Kimileri kahvaltılarını kendileri hazırlamayı tercih ederken kimileri de bir önceki günün serpme kahvaltısına doyamadığından restoranı tercih etmişti. Demlenen çay gibi koyulaşan sohbetimizi aniden bastıran yağmur böldü. Tırmanış hayallerimizi yerle bir eden yağmur planlarımızın değişmesine neden oldu. Grubun genel isteği üzerine Kayalar arasında 15 kişilik bir grupla 2 saat süren küçük bir yürüyüşe çıktık ve yağmurun tadını çıkardık. Bu sefer farklıydı çünkü restoranın köpeği bizim koruyucumuz olmayı seçmişti. Asla yanımızdan ayrılmayarak grup fotoğrafında da kendini göstermekten kaçınmadı. Bu yürekleri ısıtan eğitimimiz malzeme sayımını tamamlayıp araca yerleşmemizle son buldu. Biz artık İstanbul’un karmaşına dönmeye hazırdık çünkü tüm yükümüzü yağmurun suları alıp götürmüştü.

 

Merve ÇAPACI

 

Yorum

*

captcha *

nakliyat evden eve nakliyat antakya evden eve nakliyat